24 Aralık 2011 Cumartesi

İnsanların kendilerine olan özgüvenlerine bayılıyorum. Hele sizin hiç ilgisi olmayan, içine dahil olmadığı hayatınızın kurallarını düzenlemeye kalkışmaları muhteşem. Sizinle hiç ilgisi olmayan birisinin, sizinle ilgili bir konuya karışıp, ondan sonra da sizin verdiğiniz tepki üzerine mızmızlanması. Muhteşem ama bir o kadar da garip. Gerçekten garip. Ben kendi hayatımı yaşamaya çalışıyorum, kendi oyunumu oynuyorum. Kimsenin oyununu oynamak ya da kimsenin oyununa karışmak gibi bir niyetim yok. Benim kendime ait olan oyunumun kuralları var. Bu oyuna dahil olmak isteyen bu kuralları kabul etmiş demektir. Yoksa mahalleye yeni delikanlı geldi savrulun bundan sonra benim kurallarım burada geçerli denilmesini çok anlamıyorum. Burası benim. Burası bana ait. Kurallar bana ait. Seni buraya ben çağırmadım ki. Neden mızmızlanıyorsun ki. Hadi herkese açık olan profesyonel çalışma alanını anlarım Oradaki kurallar zaten kamu tarafından belirlenmiş. Ancak kendi özel hayatımın kurallarını ben belirlerim. İsteyen gelir girer istemeyen gelmez. Ya da kuralları birisi için değiştirmeye ben karar veririm. Ve şu ana kadar bu kuralları Sadece ESRA için değiştirdim. Bir başkasının hayatına dahil olmaya karar verdiğim zamanda onun kurallarına bakıyorum, hoşuma giderse dahil oluyorum, yok değilse hadi bana eyvellah.
Eee yeterince açık oldu sanırım.

Hiç yorum yok: