2 Ekim 2012 Salı

Bir kere salınca gidiyor. Neredeyse 2 ay olmuş.Neler mi oldu. Her zamanki koşturma her zamanki hengame. Ben ameliyat yapmayı seviyorum. Ben mesleğimi seviyorum. Kendimi hasta bakarken mutlu hissediyorum, ya da ameliyat yaparken. Neden mi? İnsan bir şeyi neden sever ki? Bazan şişmanlık ameliyatları yapmayacağım dyorum. Sonra ameliyat ettiğim hastalardan birisi geliyor. Yüzündeki gülümseme, hayata olan bağlılığı muhteşem. Evet diyorum hekimlik işte bu. İnsanların gözündeki o mutluluğu görebilmek. Onda biraz olsun pay sahibi olabilmek. Ama sonra elinize yazı geliyor bütün keyfiniz gidiveriyor. Ama olsun ben bu mesleği seviyorum. Bu mesleği yapmaya devam edeceğim. Neler görmedim ki. Ben kilo aldım, eşim beni boşayacak diyerek ameliyat olmak için gelen bir hasta mı ararsınız, ben artık ayakkabılarımı bağlayamıyorum diyen mi, ben bu vucuttan nefret ediyorum diyen mi? Ama işin kötü tarafı her ne kadar her tür önlemi alsanız da işler kötü gittiğinde ameliyatta, veya sonrasında, ya da aile içinde yine öyle ya da böyle suçlanan siz oluveriyorsunuz. Halbuki küretaja gün almışken siz durdurmuşsunuzdur onu ve çocuk sahibi olmasına neden olmuşsunuzdur, ya da en ufak probleminde sizi aramaktadır yardım için. Size sonuna kadar güvendiğini söylemekte, bunu her şekilde her yerde ifade etmektedir. Ama sonra feda edilecek ya da suçlanacak ilk kişi siz olursunuz daima. Sanırım bu mesleğimin gerçeği. Yapacak bir şey yok. Ben hakkımı helal ediyorum hastalara, ya da yaptıklarımı tekrar olsa sonuna kadar yapmaya devam edeceğim. Ancak hastaların çevresindeki insanlar var ya. Kocaları ya da karıları ya da ablaları ya da her neyse. Onlar için aynı şeyler geçerli değil.