10 Temmuz 2015 Cuma

Daha düzenli yazacağım inşallah. Geçen pazar günü Laleli de aşevinde iftara gittik arkadaşlarla. Ali abinin iftarına. Oğlumla. Üçü biraraya geldiklerindeki o yaramazlıktan eser yoktu. Hatta çok güldüm. Saat 9.30 olunca baba ben uyuyacağım deyip oturduğu sandalyede uyudu ))).
Ve resim. Aysara'mla Şile de

Ama asıl ilginç olan bu değil tabii. Bir siyasetçi ile karşılaştım. Tam karşıma oturdu. Hayatta tesaüf yoktur biliyorsunuz. Tanışma faslından sonra, Kendisinin eski bakanımızın çok yakın arkadaşı olduğunu, bizim (hekimlerin ) onu sevmemesine rağmen çok iyi bir bakan olduğunu ve yaptıklarının yüzde yüz doğru olduğunu söyledi. Önce bulaşmayayım dedim. Ancak sonra aklıma yapılana, söylenene sessiz kalmak durumunda aslında bunun kerhen destek vermek anlamına geldiğini hatırladım. Ve aslında eski bakanın yaptıklarının %85 ine aklı başında olan herkesin destek vereceğini ancak bir %15 lik kısmın hiç bir şekilde destek bulamaycağını anlatmaya çalıştım. Ve siyasetçilerin biz hekimlerden ne kadar nefret ettiğini bir daha anladım. Hayatı sadece para gözlüğüyle değerlendirip, bu kadar fakir bir ülkede fahiş ücretler kazanmak istediğimiz halkın yararını düşünmediğimiz, bu nedenle bizim kontrol altına alınmamız gerekliliğini kendisinden duydum. Aslında klasikleşmiş cümlelrle saldırıyordu.

Devlette çalışan diğer memurlardan farkınız ne? Siz kendinizi üstün olarak görüyorsunuz.
Devlette çalışmak zorunda değilsiniz.
Ama sayınız az olduğu için devletin ihtiyacı var bu nedenle istifa edemezsiniz.
Devlet bir an önce Küba da olduğu gibi hekim sayısını çoğaltmalı. Orası inanılmaz iyi bir sisteme sahip.
Avrupa daki eşdeğerlerinizle eşit paralar kazanıyorsunuz.
Çocuğunuzu özel okulda okutmak zorunda değilsiniz.
Hekimliği seçmeseydiniz.
Evet yurtdışından hekim gelerek burada çalışmalı ve size haddinizi bildirmeli.
İnsanlar sağlığa ulaşmak için öküzünü satıyor.
İyi hekimler paragöz olduğu için devletten istifa ediyor.
40 kişilik bir toplantıda , 38 kişi sağlıktan mutlu, hekim varsa ki (genellikle kalan 2 kişi onlar) onlar mutsuzluk bildiriyorlar. .......
.....
Tabii ki gerekenleri söyledim. Biraz saygısızlık oldu. Ancak haketmişti. 2003 yılının söylemlerinin demode olduğunu, aradan 12 yıl geçtiğini, yeni söylemler geliştirilmesi gerekliliğini anlatmaya çalıştım.  Kendisine demokrasinin ve halkın iradesinin 2 kişinin de hakkını koruyan ve onların çıkarlarını gözeten bir sistem olduğunu anlattım. Aksi düşüncenin ismini herkes biliyor. Katılmasanız bile insanlara kulak vermek gerekli olduğunu hatırlattım. 2015 yılında sağlık sisteminde özel hastanelerin ağırlığını anlatmaya çalıştım. Geldiğimiz noktada hastanın cebinden çıkan para miktarının 2003 e göre değişip değişmediğini, ve bu paranın aslında şu anda 100.000 hekim yerine 100 hastane patronunun ve aslında yurtdışı sermayesinin cebine gidip gitmediğin anlatmaya çalıştım.  Aslında en vurucu olan sanırım sağlık sisteminin çökmek üzere olduğu ve bir an önce koalisyonda diğer partiye vermeyi önerdiğim kısımdı. Konuşmalarıma epey şaşırdı. Ancak fikrini değiştirdiğini  zannetmiyorum.
Benim açımdansa, daldığım rüyadan uyanma konuşmasıydı. O nedenle konuşmanın sonunda kendisine çok teşekkür ettim beni gördüğüm rüyadan uyandırdığı için. Tekrar teşekkür ederim