7 Mayıs 2012 Pazartesi

Evet yine ara verdim epeyce. Öncelikle Fenerbahçeyi tebrik ediyorum galibiyetleri için ve yöneticilerini bu kriz yönetimi için. Ancak Trabzonsporun bir taraftarı olarak ve bir insan olarak belirtmem gerekenler var. Adalet duygusunun kaybolduğu yerde insanlar kendi adaletlerini kendileri dağıtmaya kalkışırlar. Aslında geçen gün maçta olanlar da bunlardı aslında. Ve aslında Türkiye de adalet ve hukuk kavramlarının neler olduğunu biz zaten biliyorduk, ama toplum tarafından da iyice anlaşılmış oldu. Koca koca insanların seçkinci biz yapınca olur, siz zaten figüransınız düşüncesini burada iyice anladık artık. Ve Zühtü abi, seni bir kere daha takdir ediyorum. Bir gün neden hiç kafeteryaya gelmediğini sormuştum. Bana yan masada küfür eden adama az sonra nasıl hekimlik yapıp kendimi dinletirim demişti. Ben hekim gibi yaşadım, hekim davrandım, hekim gibi davranıldım demişti. Ve abi seni anlıyorum. Bu sosyal medyada artık sadece düzgün davrananların benimle iletişim kurmasına izin vereceğim. Ve arada İstanbul Tabip Odası seçimleri. Yine, yeniden DKG.Tebrik ediyorum diyecem olmayacak. Ama bu seçim yapacak bir şey yok biz demk ki buyuz. 2 gün önceden açıklanan insanlara ne yaptıklarını ya da ne yapacaklarını bilmeden sormadan gidip oy atıyoruz. Ama ben kendimi bu hengameden ayrıştırdım. Bu seçimde gittim ve 1 gün önceden onaylarını aldığım A.K ve V.S nin aday listelerinde olmamalarına rağmen isimlerini yönetim kuruluna yazdım, başka kimseyide hiç bir yere yazmadım.Ve çevremdeki herekse de aynı şeyi söylüyorum önümüzdeki seçimde bağımsız yönetim kurulu adayı çıkartmamız gerekli diye. Şu andaki başkan Taner bey nezaket gösterip gelmiş oy istemek için ona da sordum. Tabip odalarının temel görevi nedir diye. Hekimlerin hakları mı öncelikli toplumun sağlığı mı diye. Sizce ne cavap verdi? Her ikis de eşittir dedi. Bu yasa ile tabip odasına yüklenmiş görevmiş. Bana ne devletin yüklediği görevden. Tabip odasının temel görevi bence hekimlerin haklarıdır. Hekimliğin bu kadar yerlerde süründüğü bir dönemde toplumun sağlığı diye bir derdim olamaz. Benim derdim ancak hekimlerin nasıl daha kaliteli bir eğitim alşdığı, mezuniyet sonrası nasıl kalitelerinin korunduğu, daha az çalışıp, nasıl daha çok sosyal imkanlara sahip olduğu, hastalarına nasıl daha kaliteli bir sağlık hizmeti verdiğidir. Toplumun veya devletin sağlığı ile ilgili bir derdim olursa gider bir parti kurar seçimlere giredim. Siyasi iktidar seçimleri kazanmış ve halkın onayladığını düşündüğü bir politika izliyor. İşte hekim örgütünün görevi, bu politikaların uygulanması sırasında hekimlerin zarar görmesini engellemek, hatta mümkünse yeni kazanımlar elde etmesini sağlamaktır. Ancak DKG ve onun temsilcisi olan başkan toplumun sağlığını hekimlerin hakları ile eşdeğer seviyeye koyuyor. Zaten temel problemde bu sanırım. Bizim Mehmet in deyimi ile o zaman seçimlerde sadece hekimlere değil halka da oy kullandırtalım.